21 Eylül 2023 Perşembe
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE AİLE VE ÖĞRETMEN FAKTÖRÜ

 Bireyin kişilik gelişimi doğumla başlar ve altı yaşına gelinceye kadar büyük oranda tamamlanır. Kişinin tüm hayatı boyunca fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal açıdan gelişme gösterdiği en hızlı dönem okul öncesi dönemdir. O halde, bu kadar kritik dönemin aile dışında formal bir eğitim ile de desteklenmesi gerektiği tartışılmaz bir gerçektir. Bireyin yaşamının ilk yıllarında aldığı bu eğitim, hayatının ileriki dönemlerinde de ona çok büyük katkılar sunacaktır. Okul öncesi dönemde alınan bu eğitim, bireyi güçlendirmenin ötesinde, toplumsal kuralların da etkin bir şekilde sürdürülmesi için gereklidir.

Çocuğun gün geçtikçe çeşitlenen sosyal ihtiyaçlarını ailenin tek başına karşılayabilmesi mümkün değildir. (Avcı, 2011) Okullar her kesimden çocuğun olabildiğince eşit fırsatlara eriştiği ve sosyokültürel açıdan zenginleştiği kurumlardır. Okul öncesi eğitim kurumları ise çocuğu eğitim programının kazanımları doğrultusunda, pedagojik nitelikler yönüyle güçlü eğitimciler kılavuzluğunda yaşama ve ilkokul eğitimine hazırlayan önemli kurumlardır. (Yavuzer, 2011) 

Bu kurumların amacına ulaşması ve kaliteli bir eğitim sunabilmeleri için çocukların bireysel farklılıkları her yönüyle ele alınmalı ve öğrenci velileri ve eğitimcilerin etkin iş birlikçi katılımlarıyla planlı ve programlı etkinlikler gerçekleştirilmelidir. (Dockett ve Perry, 2016)

Okul öncesi eğitimin kalitesini etkileyen birçok faktör vardır. Eğitim programının içeriği, kurumun fiziksel ortamı, yöneticiler, öğretmenler, aile, devlet politikaları bunlardan bazılarıdır. Burada aile ve öğretmenin etkisi birinci derecededir.

Eğitim çoğu kez ailede başlar, ailede ve okulda devam eder. Bireyin varlığını aileden bağımsız olarak görmek mümkün değildir. Çocuk ailede aldığı ilk eğitim ile toplumda varlık göstermeye başlar. Bireyin doğumdan ölümüne kadar üzerinde etkisini sürdüren aile kurumu çocuğun fiziksel ihtiyaçları kadar toplumsal ihtiyaçlarını da karşılamaktadır. (McWayne, Hampton, Fantuzzo, Cohen ve Sekino, (2004) Urie Bronfenberener’in Ekolojik Sistemler Teorisi bağlam içinde büyüyen insandan bahseder. 

İnsan gelişimi bağlam içinde bir dizi iç içe geçmiş yapılardan oluşmaktadır. Bu teoriye göre; en temel ve bireye en yakın yapı mikro sistemdir. Gelişen bireyin içinde bulunduğu ev(aile), akran grubu ve okul gibi yakın çevreler birer önemli mikro sistemlerdir. Ekolojik sistemler teorisi ailenin eğitime dahil olmasının önemli olduğunu vurgulamaktadır. Bu durumda okul öncesi eğitim programlarının sağladığı kazanımların kalıcı ve etkin öğretilebilmesi için okul ve ailenin iş birliği yapması şarttır. Ailenin eğitim sürecine katılması okul öncesi eğitimde yaşanan zaman problemine de büyük bir çare olacaktır. Fakat yapılan çalışmalar ailelerin eğitim düzeylerinin, sosyoekonomik durumlarının, demografik yapılarının ve daha birçok faktörün etkisiyle aile ile okul iş birliğini sağlamanın güçleştiğini ortaya koymuştur. Öğretmenler çoğu kez velinin katılımının gerekliliğinin farkındadırlar ve bunu sağlamak için çeşitli stratejiler geliştirmişlerdir. (Toran ve Özgen, 2018). Ancak bazı veliler bunun bilincinde değildir ya da buna zaman ayırmamaktadır. Ekonomik açıdan yetersizlik çeken bir aile çocuklarının yeme, içme, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarına odaklanarak okul öncesi eğitimi vazgeçilebilir olarak görebilmektedir. Bu şekilde belki de okul öncesi eğitim programına çocuğunu dahil bile etmeyebilir veya okul ile daha az temas kurabilmektedir. Devlet politikaları tam da bu noktada devreye girerek her birey için fırsat eşitliğini koruyarak, her bireyin eğitim hakkına ulaşmasını sağlamalıdır. 

   Kalabalık ailelerde de durum çocukların eğitimi açısından bazı avantajların yanı sıra dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Kalabalık ailelerde ebeveynlerin ev içinde daha çok iş yükü olacağından veliler çocukla bireysel aktiviteler yapmayı da okulla temas kurmayı da ihmal edebilmektedirler.

Çalışan anne babalar ise çocuklarının okullarında yapılan aktivitelere katılmak için zaman bulamamaktadırlar. Okulu sadece onlar işteyken çocuğu gözetim altında tutan bir kurum olarak değerlendirebilmektedirler. Hatta çocukla aktivite yapmayı ya da akademik açıdan ilgilenmeyi sadece öğretmenin görevi olarak görebilmektedirler.

Eğitimli ve okul ile iş birliği içinde olan velilerin de okul öncesi eğitim sisteminin içinde kimi zaman karşılaşılan bazı problemlere neden olduğu görülmektedir. Ailelerin okul ile iş birliği yaparken okulun ve öğretmenin öğretim programına müdahale etmesi bunlardan bir tanesidir. Veliler fikirlerini sunmaktan çekinmemeli, ancak eğitimin temel ilke ve esaslarının varlığının da farkında olmalıdırlar. Okullar tek bir bireye göre eğitim sunamayacağından, yapılacak aktiviteler kapsayıcı olmalıdır. Velinin gerektiği kadar eğitim kurumuyla bağlantıda olması, gerekli aktivitelere katılıyor olması öğrencinin kendini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Fakat gerektiğinden fazla müdahil olması öğrenci üzerinde bir baskıya neden olabilir. Hatta öğrencinin birey olarak toplumda var olmasını engelleyebilir; kendi sorumluluklarının farkına varmasının önüne geçebilir. Burada öğretmenin profesyonelce davranması ve velilerin karışabileceği sınırları ona hissettirmesi gerekmektedir.

Okul öncesi dönemde çocuğun içinde bulunduğu aile profili elbette çok önemlidir. Fakat değişmez bir kader değildir. Okul öncesi dönem her birey için bu kadar kritikken bu süreçteki bir bireyin tamamen ailenin vicdanına, ilgisine, imkanlarına terk edilmemesi gerekir. Bu durum olabildiğince fırsat eşitliğinin de sağlanması ile devletin tüm bireylere ulaştıracağı bir eğitim programı ile çözülebilir. Bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Eğitimde feda edilecek tek bir fert yoktur.” sözünü hatırlamak gerekir. Devlet politikaları hiçbir bireyi atlamadan okul öncesi eğitimi herkes için sağlamalıdır. Bilinçli, eğitim seviyesi yüksek, belli bir kültür seviyesine erişmiş ailelerin çocukları ilk eğitim kaynaklarının zenginliğinden dolayı hayata önde başlayabilirler. Fakat aileleri ihmalkâr ve yetersiz olan çocuklar için yeterli ve uygulanabilir devlet politikalarının varlığı ile okullara erişebilmesi, orada ilgili ve yeterli bir öğretmen ile karşılaşması hayatının bütününü etkileyecek büyük bir fırsattır. 

İyi ve donanımlı bir öğretmen kısa zamanda öğrencisini tanımanın yollarını bularak, öğrencisinin özelliklerine göre bir eğitim ortamı oluşturmaya çalışacaktır. Öğretim programının kazanımlarını odaklanırken öğrencinin yeteneklerini ve ilgilerini göz ardı etmeden hazırlanmış iyi bir eğitim planı ortaya koyacaktır. Bireyin başarıyı da başarısızlığı da öğretmenin rehberliğinde oldukça sağlıklı bir şekilde deneyimleyerek eğitim öğretim sürecine karşı olumlu bir bakış kazanması sağlanmış olacaktır.

Öğretmenler öğrenciye öncelikle iyi bir birey olmanın önemini kavratmalılardır. Bu şekilde donanımlı bireyler yetiştirerek iyi bir toplum düzeni kurmanın ilk aşamasını gerçekleştirmiş olacaklardır.

O halde eğitim fakültelerinin öğretmenleri yetiştirirken bu bilinçle yetiştiriyor olması gerekir. Okul öncesi kurumlarında etkin bir eğitim sağlayabilmek için öncelikle oraya kılavuzluk eden fertlerin eğitiminin kalitesini artırmak gerekecektir. 

Sonuç olarak ; okul aile iş birliği okul öncesi eğitimde çok önemlidir. Burada iki kanal arasında çift taraflı etkili bir iletişim kurulması gerekmektedir. Ailelerin bilinçlenmesinin sağlanmasının yanında öğretmenlerin daha donanımlı hale getirilmesinin yollarının aranması gerektiği bir gerçektir. 

Toplumun yapı taşı olan bireyin eğitimi için gerekli ve yeterli politikalar üretilerek şans faktörünü en aza indirmek ve herkes için eşit fırsatlar oluşturmak gerekmektedir.
 

Yararlanılan Kaynaklar:

 

McWayne, C., Hampton, V., Fantuzzo, J., Cohen, H. L., & Sekino, Y. (2004). A multivariate examination of parent involvement and the social and academic competencies of urban kindergarten children. Psychology in the Schools, 41(3), 363-377. 

Urie Bronfenbrenner. (1979). The Ecology of Human Development: Experiments by 

Nature and Design. Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press. ISBN 0-674-22457-4. 

Bronfenbrenner, U., & Morris, P. A. The bioecological model of human development. 

Handbook of child psychology (https://s3.amazonaws.com/academia.edu.documents/51312123/ handbook_of_child_psychology.pdf?AWSAccessKeyId=AKIAIWOWYYGZ2Y53UL3A&Expire s=1525038869&Signature=gCeKXsBjZTVl5zQlJMcgnhkLrWY%3D&response-content-dispositi on=inline%3B%20filename%3Dhandbook_of_child_psychology_vol1_Theore.pdf#page=813) (PDF) (2006 bas.). CANADA: John Wiley & Sons, Inc. 

Avcı, F. (2011). Okul öncesi öğretmenlerinin eğitim sürecinde yaşanan sorunlar ve sorunların kaynakları konusundaki değerlendirmeleri. Doktora Tezi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 

Dockett, S. and Perry, B. (2016). Okula geçiş algılar, beklentiler, deneyimler. (Çev: N.S.Erkan). Ankara: Nobel 

Toran, M., & Özgen, Z. (2018). Okul öncesi eğitimde aile katılımı: Öğretmenler ne düşünüyor, ne yapıyor?. Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi – Journal of Qualitative Research in Education, 6(3), 229-245. DOI:10.14689/issn.2148-2624.1.6c3s11m 

"https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ekolojik_sistemler_teorisi&oldid=28744817"


Abdülkadir KARGI
Van BİL Koleji Bilişim Öğretmeni