11 Ocak 2022 Salı

Üstün zekâ ve yetenek, çokça telaffuz edilmesine rağmen tam olarak bilgi sahibi olmadığımız kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenlerin ve ailelerin üstün zekâ ve yetenek kavramları konusundaki bilgileri üzerine yapılan araştırmalar bu sonuca ulaşmamızı sağlamaktadır. Zekâ ve yetenek kavramları üzerinde çok durulmasına karşılık henüz teoriden pratiğe tam anlamıyla bir geçiş sağlanamamış kavramlar olarak önümüzde durmaktadır. Bu durumu dikkate aldığımızda sınıf içerisinde üstün zekalı ve yetenekli tanısı almış bireylerin hem psikososyal hem de akademik gelişimleri, destek gerektiren bir alan olarak görülmektedir.

Üstün zekalı ve yetenekli bireyler de diğer özel eğitime gereksinim duyan bireyler gibi farklılaştırılmış eğitime ihtiyaç duyarlar. Bu konuda fikir birliğine varabilmek için üstün zekâ ve yetenek kavramlarını iyi tanımlamak gerekir. Bu kavramlarla ilgili henüz ortak bir tanımlama bulunmamakla birlikte uzun yıllardır faklı birçok tanımlama yapılmıştır.  Bu tanımlamalar arasında en dikkat çekici olanı ise Joseph Renzulli’nin Üç Halka Kuramı’dır. Bu kuram aynı zamanda yeni araştırmaların da teorik olarak temelini oluşturmaktadır. Renzulli, yeteneği üç ana bileşene bağlamıştır. Bu tanıma göre göreve bağlılık(motivasyon), yaratıcılık ve ortalama üzeri kabiliyet yetenek kavramının üç ana bileşenidir. Göreve bağlılık(motivasyon), başlanılan bir işi veya düşünme eylemini sonuna kadar devam ettirmeye istek durumudur. Ortalama üzeri kabiliyet bu kuram içerisinde hem genel kabiliyetleri hem de belirgin kabiliyetleri açıklamak ve aralarında ayrım yapabilmek için kullanılmıştır. Ortalama üzeri kabiliyet, herhangi bir alanda ortalamanın üzerinde bir potansiyele sahip olmak şeklinde tanımlanabilir. Yaratıcılık ise düşüncede esneklik, akıcılık ve özgünlük; deneyimlere açık olmak, durumlara karşı hassaslık ve risk alabilme gibi birtakım kavramların birleşiminden oluşmaktadır. 

Son yıllarda yapılan araştırmalar ‘Üstün yetenekli’ öğrenci kavramını daha da belirginleştirmiştir. Dr. Karen Rogen Rogers üstün yetenekli 241 çocuğa yönelik yaptığı bir araştırmada öğrencilerin özelliklerine yönelik olarak aşağıdaki sonuçları elde etmiştir (akt: Karacave Sezginsoy, 2005).

Buna göre üstün zekalı ve yetenekli öğrencilerin,

%99,4’ü hızlı öğreniyor.

%99,3’ünün geniş bir kelime hazinesi var.

 %99,3’ünün mükemmel bir hafızası var.

%99,3’ü mantığını çok iyi kanıtlıyor.

%97,9’u çok meraklı

%96,1’ yaşlarına göre çok olgun

%95’9’unun mükemmel bir espri anlayışı var

%93,8’i gözlemleme yeteneğine sahip

%93,5’i başkalarına karşı merhametli

%93,4’ünün renkli bir hayal gücü var

%92’9’u sayılar konusunda yetenekli

%90,3’ü adalet ve dürüstlük kaygısı yaşıyor

%89,4’ü bulmaca ve Legoları rahatlıkla yapabiliyor

 %88,4’ünün yüksek bir enerji seviyesi var

 %88,3’ü işlerinin mükemmel olması kaygısını yaşıyor

 %85,9’u ilgi duyduğu alanlarda azimli

%85,3’ü çok okuyor.

%84,1’i otoriteyi sorguluyor.

Araştırma sonucunda ulaşılan bulgularda da görüldüğü üzere üstün zekalı ve yetenekli bireyler akranlarına oranla birçok alanda üstünlük belirtileri göstermektedir. Öğretmenlerin ve ailelerin ise bu durumda daha dikkatli ve özenli davranması gerekmektedir. Amerikan Ulusal Üstün Zekâlı Çocuklar Konseyi (2009), üstün zekâlı ve yetenekli çocukların zamanlarının büyük kısmını geçirdikleri sınıfların çoğunda, üstün zekâlılar hakkında herhangi bir eğitim almamış öğretmenlerin görev yaptığını belirtmiştir. Aslında öğretmenler, üstün zekâlı ve yeteneklilerin eğitiminde yadsınamaz bir role sahiptir (Sanders ve Rivers, 1996; Siegle, 2001; Wright, Horn ve Sanders, 1997).

 

Turan AKÇADAĞ

Ataşehir BİL Koleji Sınıf Öğretmeni